29 Eylül 2010 Çarşamba

Ne Değişti?

Fenerbahçe camiasını ve medyasını anlamak bazen mümkün olmuyor. Bu oyunla küme düşmesi muhtemel olan bir rakibe karşı maçın başında 1-0 geriye düşüyorsun, yetmemiş gibi defansında birçok açık veriyorsun, üstüne üstlük ortasahan yol geçen hanına dönüyor. Fakat takım mahalle maçını andıran bir mücadeleden sonra 4. gol hariç hiçbir golün çalışılmış organize pozisyon sonucu olmadığı bir skorla kazanıyor. Kaldı ki o golde de rakip defansın bariz hatası var.

Tamam, skora göre fazla karamsar bir giriş oldu lakin takımın durumu da bunu yansıtıyor. Volkan yine o eski günlerindeki topu izleme moduna geçmiş, Bilica kevgire dönmüş, Lugano desen oyundan atılmadığı için hakeme şükretmeli, Santos takımdan ayrı telde çalıp oyundan alınınca twitter'ına "aç ayı oynamaz" yazıyor. (Gerçi göbeğinden dolayı haksız da sayılmaz) Defansın, hatta takımın en iyisi dediğimiz (ki çok severim kendisini) Gökhan Gönül bile Dia tarafından Aykut hoca'sına şikayet ediliyor. Mehmet Topuz sahada hayalet gibi, Emre ise yine enerjisini fazla harcayıp 70'ten sonra eli belinde dolanıyor. Orta sahada 90 dakika sürekli çalışan ise çoğunluğun hep önyargıyla baktığı Selçuk oluyor tıpkı BJK maçındaki gibi. Artık bu önyargılardan kurtulmamız lazım, bir futbolcuyu eskiden yaptıklarıyla değil şimdi yaptıklarıyla değerlendirmemiz lazım, tıpkı İbrahim Üzülmez örneğindeki gibi.

Hücum yapanlardan ise Dia ciddi anlamda potansiyelini gösterdi, Niang ise jeneriklik olmasa da 3 gol attı. Bu arada yanılmıyorsam Güiza'nın Honved maçından sonra ilk kez bir FB'li futbolcu hattrick yaptı. İkisi de Fenerbahçe'nin ilerisi için umut kaynağı, tabi Stoch ile birlikte. Alex ise her zamanki gibi maç boyunca takım adına tek hareket yapmadan 3 dokunuşla oyunu kendi lehine çevirdi: 2 gol, 1 asist. Kasımpaşa'ya karşı söker lakin daha zor maçlarda 3 hareketle koca maçı eli belinde gezerek tamamlayabilir mi, orası hala muamma.

Takımın esas sorunları hala devam ediyor. Hücumda çoğalamamak, forvetlerin yalnızlığı, ortasahada top çevirmeyi geçtim rakibi durduramamak, kanatlardan organize olamamak, defansın çok kolay kevgire dönmesi bu sorunların başlıcaları. Aykut Kocaman defans için Yobo ile Caner'i düşünüyor, Yobo'ya evet ama defanstan kademeden zerre anlamayan Caner'e hayır. Ara transferde adam gibi bir sol bek alınana kadar ne yapıp edilip Santos'un sorunlarının çözülüp oynatılması lazım. Adam Brezilya milli takımına çağrılırken klübünde Caner'in yedeği olursa millet kıçıyla güler buna.

Orta sahada ise idealimde Özer-Emre-Topuz 3'lüsü olmasına rağmen birinin hazır olmaması, birinin kendini çok gereksiz yorması birinin de halen daha form tutamaması yüzünden şimdilik mümkün görünmüyor. Ha, yine de bu üçlüye joker olarak Selçuk eklenip hangisi formsuz ise onun yerine oynatılabilir. Özellikle Selçuk-Emre-Özer dizilimi iyi iş yapar.

Alex'in ise 6 yabancı sınırından ötürü malesef yedek kalması lazım. Alexsever Fenerbahçeliler tepki gösterebilir fakat ortada bir Stoch gerçeği var! Stoch gibi bir adam kesinlikle yedek tutulmamalı. Dünya gözüyle Stoch-Niang-Dia üçlüsünü aynı anda izlemek hepimizin hakkı. Özellikle de Galatasaray derbisinde. :)

Son birşey daha, bir düşünün. İlk yarıda Ersen Martin'i düşüren Lugano'ya direkt kırmızı kart çıkarılsaydı maçın akıbeti ve şimdi yapılan yorumlar ne olurdu? Dürüstçe bir düşünün bakalım.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...