17 Aralık 2010 Cuma

Alex Üzerine....

Bilen bilir, bilmeyenler için baştan söyleyeyim "Alex muhalifi olan Fenerbahçeli azınlık"tan biriyim. Uzaylı görmüş gibi okuduğunuzu görüyor gibiyim, önemli değil ben alıştım. Alışamadığım şey ise halen daha Alex'i eleştirmenin hele hele bir Fenerbahçeli olarak eleştirmenin çok büyük bir günahmış gibi görülmesi/gösterilmeye çalışılmasıdır.

Bir süredir sırf bu yüzden yazmak istemiyordum, çünkü biliyorum ki ne yazsam kendi "renkdaşlarım" tarafından hakarete varana dek eleştirilecektim. Biri de çıkıp demeyecekti ki "aga tamam adam muhalif ama dediklerini bir okuyalım, anlayalım hele" diye. Demediler de zaten. Halbuki benim Alex ile kişisel bir gıcıklığım yoktu ve eleştirdiğim en temel noktayı daha sezon başında Aykut Kocaman da ima etmişti: "Koskoca Fenerbahçe tek futbolcunun üstüne kurulmamalı."

Dediğim gibi, Alex'e gıcığım falan yoktu, hatta zamanında posterini odamın duvarına (PVH'nin aşağısına tabi :)) asmışlığım da vardır. 2005'teki şampiyonlukta en büyük pay onundu, 2006'da harikaydı, 2007'de sakat sakat gol kralı oldu, 2008'de CL asist kralı. Fakat herkes gibi o da yaşlandı, geçtiğimiz 2 sezon boyunca o eski Alex'in yerinde yeller esti. Ben de bunun üzerine son 1 yıldır Alex gitmeli, vadesi doldu diyorDUM! Taa ki Aykut Hocası tarafından yedek bırakılacağını anlayıp vitesi arttırana kadar. Tamam, arttırsın vitesini, tek laf edersem adam değilim lakin Alex'in durumu biraz daha farklı:

Kimse çocuk kandırmasın, Aykut Kocaman sezon başından beri yavaş yavaş Alex'i tasfiye planları yapıyordu. Bunu gören Alex ise en önemli kartını, performansını kullanarak cevap verdi. Çünkü biliyordu ki 3-4 maç üstüste ciddi, sıkı oynarsa hem kendisi ile camianın efsanesi Aykut arasında kararsız kalan taraftarı yanına çekecekti, hem gitmesini isteyenleri susturacaktı, hem Aykut'u kendisini oynatmaya mecbur bırakacaktı, hem de cillop gibi 2 yıllık yeni sözleşmeyi garantiye alacaktı. Ve tıpkı planladığı gibi, tümünü gerçekleştirdi.

Lakin sorun burada da değil. Sorun Alex'in o 3-4 maçlık performansından sonra yine son 2 sezondaki rölanti vitesine geri dönmesiydi. Ankaragücü maçından sonra Rıdvan Dilmen "Alex 3-4 maç iyi oynuyor, sonra 1 maç kötü oynayınca eleştiriliyor, anlamıyorum." demişti fakat esas anlaması gerekenin Alex'i eleştirenler değil de Alex'in kendisi olduğunu unutmuştu. Alex dediğiniz futbolcunun performansı hiçbir zaman inişli çıkışlı olmamıştır. Ya tüm sezonu domine eder(örn: ilk 2 sezon) ya da tüm sezon etkisiz bir oyun sergiler (örn: son 2 sezon) Alex'in derdi bambaşkaydı şu birkaç hafta boyunca.

Kaç sezondur hanginiz Alex'i şu 3000. gol muhabbeti dışında bu kadar hırslı gördünüz? Amenna, hırs güzel şeydir, ben de topçunun hırslısını, delisini severim. Lakin o birkaç hafta boyunca "klüp tarihine geçmeye kasıp" sonrasında tekrar 2 senedir olduğu gibi yatışa geçerse ben o topçuda artniyet ararım, kimse kusura bakmasın. Alex önce klüp tarihine geçmeye kastı birkaç hafta, tabi bu arada taraftarı arkasına da aldı. Sonra da kendi sitesinden "ben şunları yaptım, bunları başardım" gibisinden kendi kendini öven yazılar yayımladı. Esasında ise bunların tümünü Aykut Kocaman'a "beni yollamaya gücün yetmez" demek için yapmış gibi sanki. Bilmiyorum, belki de ben fazla artniyetliyim. Fakat Alex'e birkaç şey sormak istiyorum:

Sevgili Alex, iyi-hoş-güzel bir performans sergiledin birkaç hafta, peki 2008-2009'da takım her cephede madara olurken, geçen sezon son dakikada şampiyonluk kaçarken neredeydin söyler misin bana? Veyahut seni hep böyle süper oynarken görmek için illa Aykut gibi birkaç hafta yedek mi bırakmamız gerekiyor, Fenerbahçe Forması'nın kıymetini anlaman ve sahada elin belinde gezmemen için illa bu mu gerekiyor? Gerçi sen de haklısın, kaptansın. 10 numarasın. Taktik, sistem, transferler, hatta hoca seçimi bile sana göre yapılıyor burada, yakında stada adını da verecekler. Gitmeyi istememekte çok haklısın Alex.

Neyse çok uzatmadan bir anı ile bağlayayım konuyu. 90'ların ilk yarısında, henüz bendeniz küçük bir çocukken sırf babam (takımda gruplaşma yapıyor diyerek) gıcık kapıyor diye sevmez olmuştum Oğuz Çetin'i. Düşünsenize, tüm Fenerbahçeliler'in "İMPARATOR" dediği Oğuz! O zamandan beri kavgalıyımdır benim gibi Fenerbahçeli olanlarla zaten. :) Kaldı ki Oğuz Çetin'in şu anki icraatlarını gördükçe o yaşta babamın aklına uyarak kendisine gıcık kapmakla hayatımın en doğru kararını verdiğimi anlıyorum şimdi. Ve Alex, eskiden eleştirirdim lakin gıcık falan kapmazdım. Çünkü yaşlandığını, çaptan düştüğünü, bunun da herkesin başına gelebileceğini zannederdim. Halbuki adam isteyince, zoru görünce oynuyormuş! Aykut Hoca'sına gereken ayarı verince, kendini ve müstakbel sözleşmesini güvence altına alınca da tekrar eli belinde gezmeye başlıyormuş sahada. İşte bu yüzden, bu ikiyüzlülüğün yüzünden artık gıcık kapıyorum senden Alex. Ve değil heykelini dikmek, isterseniz klüp ambleminin ortasına Alex'in suratını çizin, ileride birgün oğlum olursa tıpkı zamanında babamın bana Oğuz konusunda yaptığı gibi ben de oğluma "Alex nefreti"ni aşılayacağım.

Alex'in Fenerbahçe ile ne kazandığı umrumda değil, Ankaragücü maçından sonra 1 taraftar kaybetti. O maçtan itibaren ise Aykut Kocaman'ın bu sezon şampiyonluk kazanabilmesi için bildiğim tüm duaları ediyorum, edeceğim de. Dikkat ederseniz Fenerbahçe için demedim, Aykut Kocaman için dedim. Zira şampiyon olamazsak Aykut gider, meydan yine Alex'e kalır, kaybedilen 1 şampiyonluk değil, takımın kimliği olur. En az 2 sene daha "Alex iyi oynamayınca kazanamıyoruz" muhabbeti çevrilir. Koca Fenerbahçe 1 Alex'e muhtaç kalmaya devam eder.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...