22 Ağustos 2013 Perşembe

Sahadaki Sorun: Dirk Kuyt

Dirk Kuyt.

33 yaşında.

Hollandalı ama teknik olmayanından.

Ayaklarıyla topun arasındaki ilişki sınırlı.

23 yaşında Feyenoord'dayken de böyleydi.

28 yaşında Liverpool'dayken de.

Bugün de böyle.

Yarın da daha iyi olamayacak.

Onu gittiği tüm takımlarda oynatan şey ise mücadelesiydi.

Savaşçıydı.

Cesurdu.

90 dakika durmadan koşabilirdi.

Tam bir takım oyuncusuydu.

Ama bunların bir işe yarayabilmesi için etrafında yetenekli adamların olması lazımdı.

Onlar koşmasa da Kuyt koşar, onlar da gol atardı.

O'nu Fenerbahçe'ye getirenler tüm bunların farkında olmalıydı.

Veya farkında olamayacak kadar basiretsizdiler, o ayrı konu.

Sorun aslında Kuyt'ta değil.

Kuyt gibi bir "futbol işçisi"nden takıma "general" çıkarmaya çalışanlarda.

Aylardır faydası olmayacağı belli olduğu halde oynatıldı bu adam.

İnatla.

Hatta öyle ki,

Fenerbahçe sırf bu adamı oynatmak için 4-3-3 oynuyor.

İnatla.

Sırf bu adamı oynatmak için Emenike-Sow gibi muhteşem bir ikili forveti oynatamıyor.

İnatla.

Sırf bu adam oynasın diye Stoch ve Krasiç harcandı.

O Stoch ve Krasiç ki,

Bu ligin en iyi 2 kanat hücumcusuyken

Hem de takım organize atak yapamazken,

Gözden çıkarıldı.

Stoch kiralık gönderildi.

Gider gitmez gollerine de başladı.

O çok istediği Şampiyonlar Ligi'ne artık başka formayla daha yakın.

Sıra Krasiç'te.

Sahi bu adamın suçu neydi?

Ne yaptı da bu kadar formsuz,

Bu kadar yeteneksiz,

üstüne üstlük suratı tanınmayacak halde sakatlandığında bile

Kuyt'ı sağ kanatta kesemesin?

Kuyt'a tanınan toleransın yarısı,

Hatta çeyreği

Krasiç'e neden tanınmadı?

Çeyreğine de razıyım.

Adam 3 resmi maç üstüste ilk 11'de oynadı mı?

Ondan sonra dersin tabi,

"Krasiç çok kötü" diye.

Peki soruyorum,

3 maç sabredilemeyen Krasiç'in kötü olduğu yerde,

1 yıldır bir şey yapamayan Kuyt nedir?

24 Şubat 2013 Pazar

"İDİOT"


    Başlıktaki yazı herkesin malumu olduğu üzere BATE Borisov maçının gözlemcisine ait:

    "UEFA gözlemcisi İtalyan Stefano Farina da maç sonrası yaptığı açıklamada, 'Bunları yapanlar idiot (geri zekalı) olmalı. Hem Türk Bayrağı'nı yakıyorlar, hem de kulüplerinin yine ceza almasına neden oluyorlar' dedi."

    Elin adamından laf yediğimize mi yanayım, zaten cezalıyken hiç yoktan tekrar ceza alma ihtimalimize mi yanayım, bu olaydan sonra takımın tüm konsantrasyonunun piç olmasına mı yanayım, yoksa aynı takımı tuttuğum birçok kişinin sosyal medyada bu olayı "marifetmişçesine" gurur duyarak paylaşmalarına mı yanayım.... Adamlar bir de ciddi ciddi "cümle alem taraftar görsün" diyor.

    İşin en vahimi ise daha yeni kendi içinde bile bölünme yaşamakta olan, (bkz: Anadolu Yakası GFB Açıklaması ) özellikle bu sezon iç sahada en ufak bir kötü gidişatta dahi protestoların yükselmesinin baş müsebbibi, camia içi çeşitli "muhaliflere" isme özel besteler yapmasıyla ünlenmiş bir taraftar grubu böylesine takıma zarar verici bir hareketi sırf içi temiz taraftarları da güzel şeyler yaptıklarına inandırarak yanlarına çekmeye çalışmak için twitter'dan "vecihi" muzipliğiyle yayınlıyor.

    Esasında olaya buradan baktığımızda UEFA gözlemcisinin sandığı gibi bunu yapanlar idiot falan değil. Son derece akıllı adamlar ve en büyük amaçları malesef takımın çanına ot tıkamak. Bunda şimdiye kadar baya başarılı da oldular aslında. Örneğin 2,5 sezondur bileğimizin bükülmediği Şükrü Saraçoğlu'nda, artık galibiyet alamaz hale geldik. Eyvallah, takım da iyi oynayamıyor, fakat en ufak pas hatasında dahi homurdanmaları başlatanların, kovulan topçuyu geri çağıranların, "istifa" diye ortalığı inletenlerin hiç mi kabahati yok? Farkında mısınız bilmem ama, futbolcuların çoğu BATE maçının seyircisiz oynanmasına sevinmiştir, çünkü en ufak hatalarında tekrar "rotasını şaşırmış cehennem"i yaşayacaklarını biliyorlar. Evet, bir zamanlar rakibe stadı cehennem eden "taraftar"dan bahsediyoruz.

    Yapılan hareket bariz artniyetli bir çalışmanın ürünüdür. Ona uyanları, güzel bulanları, gurur duyanları ise sayın UEFA gözlemcimiz çok güzel betimlemiş zaten.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...