19 Ocak 2010 Salı

2 Resim Arasındaki 7 Farkı Bulun

Şaka maka yıllar baya değiştirmiş bu ikiliyi, acaba ilk fotoğraftaki zamanlar gibi yine oynadıkları takımı sırtlayabilecekler mi birlikte? Bunu zaman gösterecek.

14 Ocak 2010 Perşembe

321 Milyon

Nedense kaç gündür herkeste olduğu gibi bende de bir telaş vardı. Sabah erkenden kalkıp izlemeye başladım ihaleyi. Hayır, evinde dijital bir platform olmayan biri olarak anlamadığım şey bu heyecanın neden olduğu? Bir de şöyle bakmalı aslında:

- Maçlar yıllardır şifreli kanallardan veriliyor ve bir nesil kahveye gitmediklerinden maç izlemeden büyüdü.

- Evde maç izlemenin maliyeti Türkiye şartlarında malesef pahalı, sanırım bu ihaleden sonra daha da kabaracak faturalar.

- Büyük takımların maç yayın saatlerinin prime time'a alınması isteniyor yayıncı kuruluş tarafından, bir daha ne zaman gündüz derbisi görürüz, orası da meçhul.

- Ha, bir ihtimal Türk Telekom alsaydı ihaleyi, o zaman da bunun faturalara yansımasından korkuluyordu fakat kurumu az çok bilenler TT'nin bu ülkede en çok kâr eden kurumlarından olduğunu bilirler.

- Digiturk bu ihaleyi kaybetseydi Cine5'in akıbetine uğrardı büyük ihtimalle. Zaten o yüzden ne pahasına olursa olsun kazandılar ya. Vatana millete ve Türk Futbolu'na hayırlı olsun.

Not: Canlı yayın esnasında NTVSpor'da kafadan hesaplarla Denizlispor'un yayından Anderlecht'in aldığına yakın bir miktar para aldığını konuşuyorlardı. Eğer bu doğruysa, isterse 1 milyar dolarlık ihalemiz olsun, yine de adam olmayız. Sürekli olarak "paranın nasıl idare edileceğine" vurgu yapan Mehmet Demirkol'a katılmamak elde değil.

Kupa'da Fenerbahçe



Açıkçası yazasım gelmedi maçlar hakkında pek fazla. Altay maçında iyi futbolunu 2 golle süsleyen Özer, Eskişehir maçında aşırı sıkıcı tempo ve Eskişehir forvetlerinin (özellikle de Burak Yılmaz) kaçırdıkları net fırsatlar, Tokat maçında da gücü belli olan fakat mücadeleden kaçınmayan rakibine karşı zaman zaman zor durumlara düşen takım göze çarptı. Yine de bir şekilde gruptan çıkmayı başardı ya, diyecek söz yok.... Tabii şimdilik.

6 Ocak 2010 Çarşamba

Ediz Meselesi

Daha önceleri Galatasaray'ın gündemine gelmişti Ediz Bahtiyaroğlu. Veya öyle olduğu söylenmişti, orası ayrı konu. Şu aralar da Fenerbahçe'nin ilgilendiği yolunda haberler çıkıyor. Tabi ki, başta eski hocası Aykut Kocaman faktörü (ki Özer'in gelmesinde de rolü büyüktür) ve Fenerbahçe'nin (muhtemelen Önder'in gönderilecek olmasından dolayı oluşacak) yedek stoper eksikliği de bu transferin gerçekleşme olasılığını arttırmakta. Fakat yüksek bonservisten ötürü bir takas ta düşünülebilir fakat yönetim hangi oyuncuyu kullanır, örneğin kadro dışı kalan Önder'i yollasalar gider mi, o noktalarda soru işareti var. Bunun yanında, kendisi her ne kadar yetenekli bir oyuncu olsa da, takımın başında Daum, defansta da Lugano ve Bilica olduğu sürece ne kadar forma şansı bulacağı tartışılır. Umarım gelir ve yine umarım ikinci Yasin Çakmak vak'ası olmaz.

not: Ediz de gelse ama Önder de gitmese keşke....

Tek Forvet

2004'ten (daha doğrusu Alex'in gelişi ve PVH'nin sakatlanmasından) beridir Fenerbahçe'deki taktik tek forvete dayalı. Alex ile uyumu tartışılmayan Semih neyse de, Güiza çok sık eleştiriliyor. Bakalım kendisi ve daha önceki FB forvetleri bu sistem hakkında neler demiş:

Daniel Güiza: O kadar çok koşup o kadar yoruluyorum ki gol atacak halim kalmıyor. Hep topsuz alanda boş koşular yapmak zorunda kalıyorum. Tek forvetli sistemde başarılı olmak zor. / Benim durumum özellikle bu ilk sezonumda tek forvet oynamamla ilgiliydi. Eğer Semih ile sürekli çift forvet oynayabilseydik daha farklı olabilirdi.

Mateja Kezman: Bu sistemde benim gol atmam çok zor. İleride çok yalnız kalıyorum. Oynadığımız oyuna baktığınız zaman benden bu kadar gol atmamı beklememeniz gerekir. Bu sistemde gol pozisyonuna girmeden bitirdiğim maçlar da oluyor.

Van Hooijdonk: Fenerbahçe'de oynadığım dönemde tek kalıyordum. Ancak ne zaman Nobre ile birlikte oynamaya başladım, takım için daha faydalı olduk. Birlikte daha çok gol attık.

Bu futbolcuların hepsi, belli bir Avrupa kariyerinden sonra geldiler Türkiye'ye. Bunların yanında, halen Fenerbahçe'de oynamakta olan Semih te dert yanmış tek forvet sisteminden:

"Güiza'yla çok iyi anlaşıyorum. O da tek forvet oynamak istemiyor. Birlikte oynadığımızda çok rahat ediyoruz. Bu durumu hocamızla da konuşuyoruz ve en kısa zamanda birlikte çift forvet oynayacağımıza dair haberler alacağımıza inanıyoruz."

Tüm bunlar tek forvet sisteminin geçmişten beri bol hücumcuyla oynama geleneği olan Fenerbahçe'ye uymadığını gösteriyor. Fakat ortada Alex faktörü var. Cidden önemli bir sorun çift forvet meselesinde. Zira, Alex ile birlikte çift forvet oynarsa bu sefer takımın savunma gücü ciddi anlamda düşüyor. (bkz: Kasımpaşaspor maçı, hatta geçmişteki 6-2'lik Man. Utd. maçı)

Sanıyorum ki, uzun vadede Fenerbahçe'nin ya çift forvetten, ya da Alex'ten vazgeçmesi gerekiyor.

Ümit Özat'tan Şok (?) Açıklamalar....


Ümit Özat'ın açıklamaları yer aldı basında. Genel olarak Alex gibi ülkemizde fazla değer biçilen futbolcuları eleştirmiş, bunun yanında Daum hakkında da bir takım açıklamalarda bulunmuş kendisi. Birçok medya organında Alex'ten ötürü "şok açıklama!" başlığıyla duyuruldu fakat bence esas (hadi şok demeyeyim de) ilginç olan açıklama Daum ile ilgili olan bölümde saklı:

"Daum'la birbirimize katkımız, başarılarımızda payımız vardır. Köln’de işlerimiz dışında bir bardak çay içmişliğimiz olmadı. Ama kimse kimsenin kara kaşına bayılmıyor. Ona 2 şampiyonluk yaşatan biri olarak değerimi bilmeli. Öfkem yok, yolu açık olsun. Bu konuda konuşmak istemiyorum.”

Her ne kadar başlarda anlaşamamış olsalar da, Fenerbahçe'deki 1. Daum dönemi(2003-2006) boyunca ayrılmaz ikili olmuşlardı. Attığı her golden sonra ilk Daum'a koşardı kaptan. Hatta 2007'de Ümit Özat, Daum'un başında olduğu Köln'e gidecek kadar iyi anlaşıyordu bu ikili. Acaba ne oldu da Ümit Özat böyle konuştu?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...