31 Aralık 2009 Perşembe

Mutlu Yıllar!

Gerek liglerin tatile girmesi, gerek şahsi işlerimden ötürü bir süredir pek yazamamaktayım bloga. Transfer dönemi ile birlikte biraz daha fazla yazmayı umuyorum. Herkesin yeni yılını kutlar, güzel futbolla dolu bir yıl dilerim.

25 Aralık 2009 Cuma

Fransa 98'



Geçenlerde scugnizzi bahsetmişti fransa 98'den, bu da benden olsun dedim :)

Önder'in Kovulması



Fenerbahçe'yi ve Aziz Yıldırım'ı tanıyanlar bunun esas sebebinin ne olduğunu daha iyi bilirler. Şöyle özetleyeyim:

- 2007-2008 sezonu sonunda kendisine şans vermeyen Zico'dan dolayı sözleşmesi biten Önder de FK Moskova takımı ile anlaştı.

- Zico'nun yerine Aragones'in gelmesi ile Önder de FK Moskova'ya tazminatı cebinden ödeyerek geri döndü.

- Transferin yatmasıyla komisyonundan olan menajer, açtığı davayı kazanarak tazminat hakkı elde etti.

- Tazminatın ödenmesinde Fenerbahçe ile Önder arasında anlaşmazlık çıktı. Tam da bundan sonra bazı olayların patlak vermesi gayet manidar.

Güle güle Önder Turacı. Umarım hem kariyerin, hem de bizde bıraktığın hatıralar için diğer büyüklere değil de yurtdışına gidersin.

21 Aralık 2009 Pazartesi

Trabzonspor: 0 - Fenerbahçe: 1



Baya olmuş yazmayalı. haliyle futbol gündemine de değinemedim. Carlos'un gidişi, Avrupa Ligi kuraları falan, lakin ilk yarının son maçından başlamam lazım.

Maç özellikle Fenerbahçeliler'in alışık olmadığı ölçüde tempolu başladı. Tabi bunda Trabzonspor'un kendi sahasında oynamasının verdiği özgüvenle saldırması ve Fenerbahçe'nin de ideal kadrosunu bulmasının etkisi büyüktü.

Fakat özellikle ilk yarının sonlarına doğru bu seneki Daum taktiği olan tempoyu düşürme ile hem bol bol pas yaptı, hem de rakibi yordu Fenerbahçe. İkinci yarıda ise golü de bulduktan sonra iyice defansa kapandı takım. Hatta bir ara karambolden dan dun toplarla çıkabildi Bilica ile Lugano.

Fenerbahçe'de defans genel olarak hatasızdı diyebiliriz. Özellikle André Santos gerçek mevkisinde daha güzel oynuyor. Fakat biraz daha ileri çıkması, ataklara daha çok destek vermesi gerekir. Orta sahada her ne kadar maçın spikeri Melih Şendil'in söylediğine göre ayağında en çok top tutan isimlerden olmuşsa da Emre (biraz da sakatlıktan çıkmasından dolayı) fazla etkili olamadı. Özer ise faydalıydı ancak taraftardan aldığı yoğun destek ve beklentilere biraz daha basit oynayarak cevap vermesi lazım. Özellikle kaleci ile karşı karşıyayken topu sağa çekip şutu deneyebilirdi. Ayağında da platinler duruyor daha, zamanla gerçek performansına ulaşacaktır. Cristian, Aurelio'yu hatırlattı bana bugün. Henüz o kadar olamasa da, 2. Aurelio olma yolunda hızla ilerliyor. Mehmet Topuz ise son haftaların etkisiz elemanı! Sürekli kanattan içeri geçmesi bir yana, sağda haftalardır Gökhan Gönül'ü yalnız bırakıyor. Gökhan sağdan bindirince de ayağına değil, 4-5 metre ilerisine yetişemeyeceği pasları atıyor. Millet te "Gökhan'ın formu düştü" diyor. Hayır, Mehmet Topuz sağ kanattan çok sağ iç gibi oynuyor, Gökhan da koca kanatta yalnız kalıyor.

Forvette ise Güiza bence maçın adamı oldu. Her yönüyle! Beceremese bile artık daha çok pozisyona giriyor. İşin tuhafı, attığı gol kaçırdığından çok daha zordu. Fotoğrafta kaçırdığı gol net bir biçimde görülüyor. O sırada uçarak kafa vurmayı denese, belki golü bulacaktı. Tabi ekran başındayken bu kadar empati yapamıyoruz taraftarlar olarak. :) Yine de hakkını yememeli, son 2 maçta attığı 2 kritik golle tam 6 puan kazandırdı Güiza. Fakat devre arasında varsa sağlık sorunu (ki bursit hastalığından bahsediliyor) tedavi olmalı, yoksa gücünü arttırıcı önlemler almalı. Aynı önlemler Semih için de geçerli. Aslında şöyle uzun boylu, bitirici bir santrfor alınsa çok daha iyi olur. Mehmet Batdal'ın adı geçiyor bu aralar, bekleyip göreceğiz.

15 Aralık 2009 Salı

Masumiyet....



Evet, yönetim kurulu, hukuktaki "iyiniyet karinesi" ile birkez daha Kazım'a sahip çıktı ve iddiaların ispatlanmaması durumunda bu durumun bir karalama kampanyasından ibaret olacağını da belirtti.

Esasında Kazım'ın son 2 ayı çok verimli geçti medya açısından. Ekim'de "tek forvet" olarak denendi, başarılı olunca övüldü, alkışlandı. Takımla birlikte zirvedeyken, yine takımla birlikte çöküşe geçti. Önce BJK maçı öncesi twitter'da yazdıkları, sonra maçta küfür olayı ve oyundan atılması. Ne olduysa ondan sonra oldu! Kaza geçirdi, sonra takımın yenildiği gece Santos ile gezmelerde görüldü, en sonunda adı "alemci, fantazici"ye kadar çıktı. Şimdi de şu bahis şikesi mevzusu. Tabi ki olay aydınlanmadan peşin hüküm koyamam fakat bu kadarıyla da insanın burnuna çok başka kokular gelmekte. Neden 1 aydır Carlos'un dışındaki tüm Fenerbahçe haberleri Kazım odaklı oluyor? Ben yine de medyamızın "iyiniyetli" olduğunu düşünüyorum. Umarım öyledir.

Not: Kazım konusunda tekrardan "aksi ispat edilene kadar herkes masumdur" diyen yönetim, konu Önder Turacı'ya gelince ne kadar masum olabildi, merak ediyorum. (bkz: önder'in fb'ye geri dönmesi sonucu açılan dava)

10 Aralık 2009 Perşembe

Kurunun Yanında Yaş da Yanar!


Sportif Direktör Aykut Kocaman, son 3 haftadaki mağlubiyetler ve gece hayatları nedeniyle tüm oyunculara ceza verildiğini açıkladı..


Yenilgi ile biten son 3 Süper Lig maçında maçta forma giyen tüm futbolculara 10'ar bin dolardan toplam 30'ar bin dolar ceza kesildi..
Beşiktaş maçında yardımcı hakeme küfür eden Colin Kazım'a maç başı 10'ar bin dolar olmak üzere toplam 40 bin dolar, ayrıca kulübü yanıltıcı beyanı dolayısıyla 20 bin dolar, disiplinsiz davranışları nedeniyle de 30 bin dolar olmak üzere toplam 90 bin dolar ceza verildi.
Colin Kazım böylece takıma verilen 30'ar bin dolarlık cezayla birlikte toplam 120 bin dolarla en çok para cezası alan oyuncu oldu..
Yönetim Önder Turacı'ya da disiplinsiz davranışları nedeniyle 20 bin dolar ceza kesti. Turacı ayrıca son 3 maçın ikisinde oynadığı için 10'ar bin dolardan olmak üzere toplam 40 bin dolar cezaya çarptırıldı...
Kazım'la birlikte Kasımpaşa maçının oynandığı sırada bara giden Dos Santos'a takıma kesilen 30'ar bin dolarlık cezanın dışında başka bir ceza tayinine gerek görülmedi. Santos Kasımpaşa karşılaşmasında sakat olduğu için oynamayınca bu ceza otomatikman 20 bin dolara düştü...

Verilen cezaların büyük bir kısmını anlarım. Fakat hiçkimse bana, iyi veya kötü oynasalar bile sürekli mücadele eden lugano'nun, gökhan'ın, emre'nin, bilica'nın ceza almalarının mantıklı bir sebebini açıklayamaz! lugano değil miydi, son 2 maçtır forvetlerin nedense atamadığı golleri atıp takımı yine geçen seneki gibi sırtlamaya çalışan? gökhan değil miydi, eskişehir maçında taç atarken bile yanına kimsenin gitmediği, takım arkadaşlarından yardım alamadığı halde tek başına tüm atakları sağ kanattan başlatan, 100 metre ileri 100 metre geri koşmaktan helak olan?

önce kazım olayı, sonra önder olayı, şimdi de bu cezalar. ben gökhan ile lugano'nun yerinde olsam ödemezdim o parayı. ha, 30 bin dolar onlar için çok para değildir ama suçlu futbolcularla aynı kefeye konuluyorlar böylece. 3 haftada 3 büyük hata yönetimden, 4. sünü merakla bekliyoruz!

7 Aralık 2009 Pazartesi

15. Hafta: Zirve Karıştı!

Bilet fiyatlarının 1 TL olmasının da katkısıyla, büyük tribün desteği ile çıktı Kayserispor sahaya. Açıkçası maçın dengede geçeceğini ve 1-1 gibi bir skorun çıkacağını düşünmüştüm maçtan önce, fakat erken gelen gol işleri değiştirdi. Sonrasında ise Bursa'nın kaçırdığı net pozisyonlar da var. Sonuçta transferlerini yönetim kurulunun değil teknik direktörünün yaptığı, yıllardır süre gelen yapılanmanın meyvelerini toplayan bir takım olan Kayserispor averajla da olsa liderliğe yükseldi. tebrikler....

Ali Sami Yen'de ise son haftalarda 1-0'dan sonra zorlanan Galatasaray bu kez son saniyelerde gol yiyerek liderlikten oldu. maçtan sonra hakeme tepki büyüktü, zira Aziz Yıldırım'ın dünkü açıklamalarından sonra ortalğın karışacağı kesindi. Lakin, kimilerinin de dediği gibi tek sorun esasında Galatasaray'ın skoru arttıramaması. Zaten takım savunmasında zorlandıkları bir gerçek. O zaman tek çare kalıyor, Yediğinden fazlasını atmak. Gerek Fenerbahçe, gerek Galatasaray gittikçe klasikleşen hatalarını tekrarlıyorlar. O yüzden çok da birşey söylemeye gerek yok sanırım.

Maça forvetlerinden yoksun çıkan, sonradan oyuna giren genç Hasan Ali ile gol bulan Belediye'nin teknik direktörü Abdullah Avcı'yı da ayrıca kutlamak gerekir. yalnız takımı çok dengesiz gidiyor. esasında geçen 2 sezon da böyleydiler. ama bu sene bir maçta 6 gol yiyip, başka maçta çok daha iyi mücadele edebiliyorlar. cidden kapalı bir kutu gibi.

Peki şimdi ne olur? Bursa haftaya hükmen galip sayılacak, son hafta ise Beşiktaş maçı var. Hem bu devre hem de 34. haftada çok önemli 2 maç oynayacak 2 takım birbiriyle. Üst sıralar bir kez daha allak pullak olabilir. Beşiktaş ise haftaya Manisa'da. Manisa büyük takımlara kök söktürdü bu sezon. Ayrıca alt sıralardan kurtulmak için bu maçta da baskılı oynayacaklar. Biraz da CSKA maçının sonucuna göre sürpriz bir skor ile dönebilir Beşiktaş.

Galatasaray, deplasmanda Antalya ve sonrasında kendi sahasında Gençlerbirliği ile oynayacak. Beşiktaş'ınkine göre biraz daha kolay bir fikstür denilebilir. Ama her iki takım da iyi futbol oynuyor bu sene. Özellikle Antalya kendi sahasında çok daha etkili.

Fenerbahçe ilk 8 haftanın ekmeğini yedi şimdiye kadar. Galatasaray ve Beşiktaş'ın da puan kayıplarıyla ucuz atlattılar bu haftayı. Lakin benim tanıdığım Fenerbahçe, bir şekilde Ankaragücü maçını kazanıp, toparlanma sürecine girecek. Yalnız maçın seyircisiz olması en büyük handikap.

Trabzon haftaya Denizli ile oynayacağı maçı büyük ihtimalle kazanır. Son hafta Fenerbahçe'yi ağırlayacaklar. Ben bu maçı Fenerbahçe'nin kazanacağını düşünüyorum. Fenerbahçeli olmamla hiçbir alakası olmamakla birlikte Avni Aker'de son 6 sezonki 5-1'lik Fenerbahçe üstünlüğü bunu ispatlamakta.

Son olarak liderden bahsedelim. Haftaya Belediye, son hafta da Antalya ile oynayacaklar. Fikstürde Galatasaray'ı takip ediyorlar. Tıpkı Trabzon-Fenerbahçe-Sivas sırası gibi. Bu onlar için avantaj. Zira, 1 hafta önce Galatasaray karşısında tüm gücünü sarfeden rakipler, 1 hafta sonra Kayseri gibi güçlü ve baskılı oynayan bir takım karşısında zor duruma düşebilirler. Tabi, bu durum liderliklerine gölge düşürmez. Sonuçta bileklerinin hakkıyla 1. sıradalar.

Güzel futbol ile geçecek bir 16. hafta dileğiyle....

6 Aralık 2009 Pazar

Serilerin Takımı (!) : 2 - 1

açıkçası yazacak o kadar çok şey var ki, sanırım fotoğraftaki kadroyu soldan sağa kısaca geçsek daha doğru olur:

m. topuz: hem etkisizdi, hem de sağda gökhan'ı çok yalnız bıraktı. sayesinde gökhan taç atacak adam dahi bulamadı.

gökhan: bilica ile birlikte takımın en iyisiydi. (uğur'un son dakikalarda yaptığı ortaları saymazsak) bütün kanat atakları onun kanadından yine onun ayağıyla gelişti. kimseden yardım gelmemesinin üstüne bir de daum mehmet'i çıkartıp güiza'yı alınca iyice yalnız kaldı, bunu gören rıza hoca burak'ı sola çekti. zaten 2. gol de bu kanattan geldi.

selçuk: ikinci yarının başında 1 top kaptı sanırsam. onun dışında tek olumlu hareketi yoktu. pres yapmamasına dayanamayan bilica, onun yerine ortasahada baskı kurdu. o derece!

lugano: golü atmasının dışında yine normal oyununu oynadı. bilica ile rahatladı ayrıca.

semih: adama genç dedik o kadar, lakin özellikle geçen sezonun ikinci yarısından beridir, o kadar hantal oynuyor ki, tanımayan kişi 45 yaşında falan zanneder. en az güiza kadar kötü.

volkan: tam "bu sene volkan çok iyi" diyorduk, yine başladı klasiklerine. rıdvan dilmen ne demişti sana çek cumhuriyeti maçında, hatırla volkan!

alex: gün geçtikçe daha da formu düşüyor. ya buna çare bulunmalı, ya da takım alex'siz çıkmalı. ayrıca zor anlarda takımı ateşleyebilme özelliği yok, en başta o pes ediyor. kaptanlık vasıflarına ne kadar sahip olduğunu zaten yıllardır söylüyorum. takıma kaptanı "ağabeylik" yapandan değil de yıldızdan seçersen olacağı bu.

cristian: ne kadar mücadele etse de, twente maçındaki etkili futbolunun çok uzağındaydı.

bilica: 2. golde hatası var mı, tartışılır. onun dışında gerek topu ileri taşıması, gerek ortasaha oyuncularının yapamadığı presi yerinden ayrılarak yapması ile gökhan'lan birlikte takımın en iyisiydi. oynamadığı zaman çok şey farkediyor.

santos: suç onda değil, formu böyle düşükken halen daha onu oynatanda.

vederson: defansta başarılı olsa da, hücumda hem geri paslarla takımı frenledi, hem de karavana olan pisburun ortalarıyla pozisyonları başlamadan bitirdi. santos ile birlikte gökhan'ın sağdan tek başına başlattığı atakların çeyreğini beceremediler.

uğur istekli fakat maç eksiği var. daum'un klasik taktiklerine kurban gidecekmiş gibi duruyor. tıpkı fatih akyel gibi. 4,5 ay oynamamış bir futbolcuyu direktman old trafford'da sahaya sürmüştü hatırlarsınız. aynısını selçuk'ta da denedi. lyon maçında. fakat selçuk Allah'ın sevgili kuluymuş ki, çacapa'ya çarpan şutu gol olunca bugüne kadar kaldı takımda.

güiza ile emre ise yetersiz kaldılar.

özer konusuna ise değinmek istemiyorum artık. bu kadar berbat oynayanlar inatla ilk 11'de ise daum kasten oynatmıyor, bu açık ve net.

ayrıca, takımın atak kabiliyeti sıfıra inmiş durumda. kapanan takıma karşı ne yapacağını şaşırıyor oyuncular. ve bütün yük alex'in arapası, gökhan'ın bindirmeleri ve bir de lugano'nun duran toplardaki skorerliğine biniyor. takıma acilen sağ açık lazım. (özer nasıl olsa oynatılmayacak) belki gökhan sağ açığa geçip, sağ bekte de önder oynatılabilir. ikisinin de eskiden bu mevkilerde oynamışlığı var.

başlığa gelince, 3 maçtır ligde yeniliyoruz. bundan önce 3 kez olmuş bu durum. ve daha önce hiç 4 maç üstüste yenilmemiş fenerbahçe. işin doğrusu haftaya 4. yenilginin geleceğini sanmıyorum, ama beraberlik muhtemel. ligin başındaki 8 maçlık seriden sonra 180 derecelik bu değişimin sebebi bir an önce bulunmalı. çok geç olmadan.

5 Aralık 2009 Cumartesi

Kupa Tahminleri

sanırım uzun uzadıya tahmin yapma zamanı geldi:

A GRUBU:

güney afrika/meksika/uruguay/fransa

nedense herkes fransa'nın kolay bir kura çektiğini düşünmekte. lakin ortada horozların euro 2008 ve son elemelerdeki vasat performansları varken aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. bir kere meksika bu grubun kesin favorisi. marquez gibi tecrübeli oyuncularının yanında vela gibi tehlikeli silahları da mevcut. ayrıca geçen dünya kupası'nda güçlü arjantin'e uzatmalarda yenildiklerini de unutmayalım. ikincilik adayım ise uruguay, fakat ev sahibi olduğundan güney afrika'nın şansı daha fazla.

diğer 3 takım adam gibi oynarlarsa fransa sıfır bile çekebilir.

B GRUBU:

arjantin/nijerya/g. kore/yunanistan

94'te kore hariç 3 takım aynı gruptaydı. lakin o köprünün altından çok sular aktı. arjantin ne kadar tökezlese de arjantin'dir. gerçi erken de elenebilirler. nijerya şu an ne yapar bilinmez. tahminen güney afrika ile gana arasında bir performans sergileyecekler. kore'den ise ümitliyim açıkçası. özellikle park ji sung'un liderliğinde çıkacaklar bu kez ve yeni gelen gençler de ümit verici. yunanistan ise 2004'teki gibi katı savunma ile oynarsa finale kadar yolu var. çünkü oyuncuları hem fizik hem de teknik olarak savunmaya ve kontrataklara çok uygun. öbür türlü gruptan bile zor çıkarlar zaten.

C GRUBU:

ingiltere/abd/cezayir/slovenya

çok net: ingiltere ve abd çıkar. esasında 2006'da final bekliyordum ingilizler'den fakat gerek rooney, gerekse penaltılar yüzünden erken elenmişlerdi. abd ise konfederasyon kupasında büyük çıkış yaptı, bence bu sefer 2002'deki gibi bir çeyrek final görebilirler.

D GRUBU:

almanya/avustralya/sırbistan/gana

gizli ölüm grubu! almanlar her ne olursa olsun lider çıkacak bu gruptan. ikincilik yarışında diğer 3 takımın da şansı var fakat gana alttan gelen gençleri de kadroya alırsa çok büyük işler yapacakmış gibime geliyor. sırbistan'ın eleme başarılarını dikkate almak yetersiz. geçen 2 kupada polonya da çok güzel gelmişti elemelerden. tıpkı onlar gibi yani.

E GRUBU:

hollanda/danimarka/japonya/kamerun

hollanda favori. danimarka eski gücünde değil. japonlar'ın ne yapacağı kestirilemez. kamerun eto'o önderliğinde çıkabilir fakat savaşçı japonlar tura daha yakın.

F GRUBU:

italya/paraguay/yeni zellanda/slovakya

paraguay ile slovakya çıkacak bu gruptan. slovaklarda özellikle marek hamsik ve filip holosko'nun performansları çok önemli. zira ikisi de fiyatlarını katlama fırsatı yakalamış durumdalar. 2006'dan sonra inter dışındaki büyük takımları çöken italyanlar ise artık çok yaşlandı ve valdez'li paraguay'ın gerisinde kalacaklar gibi.

G GRUBU:

brezilya/k. kore/fildişi sahili/portekiz

kuralardan önce bir hayalim vardı: keşke kuzey kore 1966'da yaptığı gibi çeyrek final oynasa! işin ilginci orada da italya'yı eledikten sonra çeyrek finalde portekiz önünde 3-0 öne geçmişlerdi ama 2'si penaltıdan tam 4 gol atan eusebio faktörüne boyun eğmişlerdi. şimdi ne alemdeler pek bilmiyorum ama guam'a tam 21 gol atmışlar elemede. bu kura ile en çok onlara yazık oldu.

diğerleri mi? e zaten herkes biliyor onları :)

not: bence brezilya 1. , portekiz ikinci olur gibi-tabi kore'nin muhtemel dirençli oyunu sıralamaya etki edebilir.

H GRUBU:

ispanya/isviçre/honduras/şili

tam 3 ispanyolca konuşan ülke aynı grupta! bunun dışında ispanya ile isviçre çıkar gibi. tabi isviçre'yi şili durdurmazsa. honduras ise yeni bir kosta rika vak'ası olacakmış gibime geliyor.

kim çıkarsa çıksın, sonunda güzel futbol oynayan kazansın. sonuçta bir dahaki kupa 4 yıl sonra. yazın 1 ay boyunca futbola doymak dileğiyle....

Geçmiş Olsun Anelka'nın Arkadaşı!

sebebi her ne olursa olsun, bir insan ciddi sayılabilecek şekilde yaralanmış. peki bu insanın futbolcu olarak yıllardır oynadığı, hatta fotoğrafta gördüğünüz gibi kaptanlık yaptığı, ayrılmamak için uğruna cebinden binlerce euro verdiği klübü ne yaptı?

BİR "GEÇMİŞ OLSUN" BİLE DEMEDİ!

üstüne üstlük, bir de resmen kamuoyuna şikayet etti, can derdinde olan önder'in açıklama bile yapmasına fırsat vermeden onu zan altında bıraktı. bir "insan"dan çok, bir "çalışan"mış gibi gördü.

önder belki alkol almıştır, disiplinsiz davranmıştır, kavga edip elini kesmiştir, ama her ne olursa olsun, o bizler için halen daha "FENERBAHÇE İÇİN MİLYONLARINI VERECEK ADAM"dır.

geçmiş olsun, sağ kanadın ilacı, anelka'nın arkadaşı....

4 Aralık 2009 Cuma

Beşiktaş: 0 - Diyarbakırspor: 0

en son söyleneni başta belirteyim: beşiktaş bu beraberlikle çok büyük avantaj yitirdi. gerçi fenerbahçe (her ne kadar devre arasına kadar ki fikstürü zor olsa da) toparlanacakmış izlenimi veriyor, buna ek olarak galatasaray da, dünkü panathinaikos galibiyetiyle (daha ziyade ortaya koyduğu futbolla) tekrar çıkışa geçeceğinin sinyalini verdi. beşiktaş bu maçta kaybettiği 2 puanı ileride arayabilir.

diyarbakırspor ise, büyük takımlara karşı gösterdiği dirençli futbolu genele yayamamakta şimdiye kadar. açıkçası ankara ve denizli'den sonra ligden düşecek 3. takım olabilirler de. tabi sivas toparlanmayı başarabilirse. alt sıralar hakkında detaylı bir yazı yazmak lazım esasında, zira "tehlikeli" olarak görülen manisaspor bile bu haftaki hükmen galibiyetine kadar ligde 15. sıradaydı. kasımpaşa ise ihtiyacı olan puanları bir bir toplamakta. yani ligde bu sene alt sıra takımından ziyade "orta sıra takımı" bolluğu yaşanmakta.

beşiktaş'ta mustafa denizli neden tekrardan taktik değişikliğe gitti, çözemedim. belki bir nevi rotasyon desek, kendi sahasında oynamaktan dolayı. yine de bence değiştirmemeliydi taktiği. bunun yanında nihat'a yapılan protestolara da değinmek lazım. adam zaten sakatlıklardan ve yaşının ilerlemesinden ötürü geri dönüş yapmış, hazırlık kampına katılamamış. en azından ligin ikinci yarısına kadar pek birşey beklenmemesi gerektiği ortada. nihat hem beşiktaş'ın, hem de ülke futbolunun değeridir. sahip çıkmak gerekir.

benim merak ettiğim şey ise 2 sezondur galatasaray'ın puan kaybettiği hafta aynı skoru alan fenerbahçe beşiktaş maçından nasıl etkilenecek? belki ters teper de hırs yapar, kazanır. ama çok zor maç olacak, orası kesin.

her ne olursa olsun, ligin zirvesi bu sezon daha bir karışacakmış gibi.

30 Milyon $'lık Kupa!

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA), Güney Afrika'nın Robben Adası'nda düzenlenen icra kurulu toplantısında, 2010 Dünya Kupası'nda dereceye girecek takımların ne kadar para ödülü kazanacağını açıkladı.

Kupayı alacak takımın, 30 milyon dolar para ödülü kazanacağını bildiren FIFA yetkilileri, şampiyonayı ikinci bitiren takımın ise 24 milyon dolarla
ödüllendirileceğini belirttiler.

Yetkililer, kupaya katılan her takıma da hazırlık masrafları için 1'er milyon dolar para verileceğini, oyuncuları milli takımda görev alan her kulübe de toplamda 40 milyon dolar ödeneceğini belirttiler. Paraların, turnuva başlamadan 15 gün önce kulüplere ödeneceği kaydedildi.

Yani kupa, herkesi kazandıracak. umarız 11 temmuz'da final maçından sonra da kazanan futbol olur.

not: yarın büyük gün! 19. dünya kupası'nın kuraları çekilecek. bakalım bu kez ölüm grubu'nda kimler olacak?

Galatasaray: 1 - Panathinaikos: 0

uefa avrupa ligi'ndeki ikinci takımımız da grup liderliğini garantiledi. maçın özellikle her iki devresinin başlarında etkili oynayan galatasaray'da tek golü 50. dakikada mustafa sarp attı. esasında onun adı anons edildiğinden böyle diyorum, zira gilberto'ya kendi kalesine olarak da yazılabilir.

maça dair söylenebilecekler ise arda'nın artistik çalımları, elano'nun her ne kadar fazla göz önünde olamasa da çalışkanlığı, gökhan zan'ın yine yeni yeniden omzundan sakatlanması, leo franco'nun volkanvari hatalar yapması (sanırım kaleciler arasında bir salgın başladı!) mustafa sarp'ın ciddi anlamda hırslı oyunu, rakip adına da cisse'nin artık eski cisse olmadığı, olsa bile ayağına pas alamadığı sürece pana'da pek birşey yapamayacağıdır.

neyse, son olarak ezeli rakibimizi tebrik ederken, ileriki turlarda da başarılarının devamını dileriz. ayrıca, sezon başındaki taktiğine dönmesiyle, galatasaray'ın tekrar çıkışa geçeceğini düşünüyorum. final olmaz ama, iki takımımızla birden en azından çeyrek finale kalmak dileğiyle....

3 Aralık 2009 Perşembe

bilet fiyatlarında büyük (!) indirim


fenerbahce.org'dan alıntıdır:


BİLET FİYATLARI:

TÜRK TELEKOM VE MİGROS KALE ARKASI TRİBÜNÜ : 44.- TL
FENERIUM ÜST H-I BLOK : 88.- TL
FENERIUM ALT G BLOK : 143.- TL
FENERIUM ALT B-F BLOK : 195.- TL
FENERIUM ALT C-E BLOK : 215.- TL
FENERIUM ALT D BLOK : 215.- TL


trt'den şifresiz yayınlanacak maçlarda bile lütfen 44 lira yapılan kale arkası biletleri için teşekkür ediyoruz....

ite kaka grup liderliğine....

5 maçta 12 puan çok güzelmiş gibi geliyor kağıt üzerinde. maçları izleyenler için ise tam bir kabir azabı! öyle ki, fenerbahçe olası bir averaj hesaplamasında çuvallayabilirdi de. neyse ki biraz skorun üstüne yatma, biraz da şans ile grup liderliği garantilendi. vatana millete hayırlı olsun. yalnız ileriki turlarda işler daha da zora girebilir. şampiyonlar ligi'nden gelecek takımlarla birlikte (ki liverpool, a. madrid falan da var) çok zorlu bir turnuva bizleri bekliyor olacak. yani sayın dahi daum'un skorun üstüne yatmak yerine daha akılcı çözümler bulması lazım avrupa maçlarında.

merhaba!

Her ne kadar şimdilik pek izleyenim olmasa da, bundan sonra bu sayfadan elimden geldiğince futbolu fanatizme kaçmadan Fenerbahçe ile harmanlamaya çalışacağım. Bu arada unutmadan, blogun adını en sevdiğim futbol oyunu olan Pro Evolution Soccer 3'te Fenerbahçe'nin lisansı alınamadığından dolayı kullanılan adından esinlenerek koydum. Halen kulağımdadır Peter Brackley'in sesi....

Tabi bu arada, blogu oluşturmamda bana yardımlarını esirgemeyen scugnizzi namlı kişiye de buradan teşekkürlerimi sunarım.

Giriş yapıp selam da yolladığımıza göre, artık başlayabiliriz sanırım. E o zaman....Yallah tazyik!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...