22 Ekim 2010 Cuma

Tehlikenin Farkında Mıyız?

Madem ki iğneyi birilerine batıracağım, önce çuvaldızdan başlamak gerek: Türk Futbolu'nun lokomotif klüplerinden biri, teknik direktör sorununu 1, transfer sorununu ise ligin bitiminden itibaren 3,5 ayda anca çözebiliyorken, geçen sezonu geçtim 2 yıldır öncelikli transfer gereken mevkilere ( stoper ve santrfor) 2 adet transferi çok ama çok geç zamanda yapabiliyorken (hatta stoper geldiğinde çoktan Avrupa'ya veda edilmişti), daha lig başlamadan yeni teknik direktörün istifa etmesi istenirken, bol eksikli kadroyla Avrupa'da dengi olmayan takımlara elenirken;

Son şampiyon ve bu sezonun namağlup lideri olan bir takım, tarihinde ilk kez Şampiyonlar Ligi'ne kalma gibi bir başarı ve fırsat elde etmişken, Rubin Kazan, Cluj, Twente gibi güzel oyunlarıyla tecrübesizliklerini örtme yoluna gideceğine 0-0'a razı bir anlayış içerisine girerken, 3 maçta 0 puan 0 gol ve 0 pozisyona erişebilmişken;

Lokomotif klüplerden bir diğeri, 1 yıl önce transfer, teknik direktör seçimi ve daha birçok açıdan yaptığı ne kadar doğru varsa hepsini altüst etmişken, sorunlarını ruhsuz ve hoca düşmanı futbolcularında veyahut beceriksiz yönetiminde arayacağına Şampiyonlar Ligi apoletli teknik direktöründe ararken ve tabi Avrupa'da asla dengi olmayacak bir takıma elenirken;

Lokomotiflerden Avrupa yollarında devam edeni ise sezon başında gelen 2 yıldız futbolcusu olmadığı anda resmen orta sınıf bir süper lig takımını andırırken;

Milli Takım ise resmen "kendi klüplerinde kadroya giremeyen formsuz futbolcular karması"na dönmüşken, oyuncuların formları yerine yardımcı antrenörlerin keyiflerine göre oyuncu çağırılırken;

Hiç kimse Türk Futbolu'nun geleceğinden falan bahsetmesin. Ülke puanının canı sağolsun, zaten kaç yıldır doğru düzgün puan gelmiyordu, bu yıl gelmese bir sonraki yıl daha fazla gelir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta Türk Futbolu'nun klüpleriyle, Milli Takımı'yla, futbolcularıyla, yöneticileriyle ve hatta teknik adamlarıyla (örn: Buca'ya silbaştan kadro kurdurup sonra istifa eden Bülent Uygun ve 40 yılın başı kovulmadan veya küme düşmeden ligi bitirmesine rağmen kamuoyunun gazına gelip güzelim takımı darma duman eden Yılmaz Vural) evet, nerde kalmıştık hah, Türk Futbolu'nun her parçasıyla birlikte gün geçtikçe 25-30 yıl öncesine, yani o 80'lerdeki karanlık döneme gittiğidir.

Yine de en azından teknik direktör bazında 3 tane istisnası var bu kötü gidişin: Yücel İldiz, Şenol Güneş ve Aykut Kocaman. 3'ü de önemli fikirlere sahip ve 3'üne de gerekli fırsat ve destek verildiğinde başarılı olmaları kuvvetle muhtemel. (Kaldı ki Şenol Güneş kendisini ispatlayalı 15 yıl oldu, bazıları karizma derdindeyken) Aslında Schuster'i de yazacaktım fakat Hakan Arıkan ısrarı beni bile hayatımdan bezdirdi. Beşiktaşlı arkadaşların halini düşünmek bile istemiyorum.

1 yorum:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...