25 Mart 2010 Perşembe

Bu Sene Yırta Yırta Şampiyon Fener!

Her ne kadar son alınan haberlere göre Emre'nin adalesinde yırtık olmasa da, artık bu tip adale sakatlanmaları gelenek haline geldi takımda. Uğur, Lugano, Mehmet, Deniz ve Emre. Sadece bunlar değil, ayağındaki platin ile 2 kişilik grup kurup kaset çıkartacak kadar bütünleşen Özer, kökten tedavi yerine geçici çözümlerle ayakta tutulan bursitli Güiza da var. Bu 2 adamın şu an oynamaları futbol hayatını geçtim, normal hayatları için bile sakıncalı. Yarın öbürgün sakat kalırlarsa ne olacak? Açıklamalarından anladığımız kadarıyla Daum da adale sorununa çare arıyor. Fakat kadronun zaten yeterince geniş olmadığı(veya gençlerin yeterince hatta hiç oynatılmadığı) bir ortamda bu tip uzun vadeli sakatlıklar takımın işini iyice zora sokar. Umarım bir daha böyle sakatlıklar olmaz. Hiç olmasın isterim tabi de, en azından sezon sonuna kadar sağlam kalsın kadro. Ha, olur da tüm bunlara rağmen şampiyon olursak, sezon başından beri söylenen malum tezahüratı başlıktaki gibi söyleriz artık!

Maçın en önemli hareketi maç başlamadan önce tribünlerden geldi. 2000'li yıllarda "Türk sporunda efendilik örneği" bayrağını Süleyman Seba'dan devralan, kendi camiamda hep bu tip bir başkan görmek istediğim fakat göremediğim, büyük ihtimalle de göremeyeceğim birisi, her ne kadar rakibimiz olsalar da camiası için varını yoğunu ortaya koyan bir başkan, şu anki 3 büyük klübün de örnek alması gereken bir kişilik olan Özhan Canaydın'ı kaybettiğimizde bazıları yine tribün ateşini harlamaya çalışarak "FB gol atınca GS tribünleri de Özhan Başkan gibi alkışlasın" diye bir laf attı ortaya. Fakat yapılacak en güzel alkışlı organizasyonu dün akşam yaptı Fenerbahçe tribünleri. Belki maçı anlatan spiker "100 yılın olayı" diyerek abartmış olabilir lakin ezeli rekabette önemli bir gelişmedir bence bu. Aynı gelişmeyi pazar akşamı karşı taraftan da bekliyoruz.

Maçta anlatılmaya değer ne var diye bakacak olursak, .... pek de birşey bulamayız esasında :) Şaka bir yana, her 2 takım da özellikle 2-0'dan sonra oyundan koptu. Belki de biz ekran başındaki futbolseverler koptuk, bilemeyeceğim artık. Fakat yine Fenerbahçe'nin bir kupa maçı zevksiz, futbol adına pek birşey vermeden bitti. Tabi Fenerbahçe kadar Manisaspor'un da haftasonunda çok önemli bir maçı var. Onlar adına da kritik haftalar başladı.

Deivid'in de ilk resmi golünü attığı maç oldu aynı zamanda. Bence yavaş yavaş form tutuyor. En azından biraz daha diriydi bu maçta. Bilmiyorum Daum oynatır mı, ama oynarsa umarım pazar akşamı da ligdeki ilk golünü atar bizim yengeç :)

Buradan kaleci Orkun'a da bir tavsiye: Golü yedikten sonra suçu takım arkadaşlarına atacağına idmanlarda azcık ters ayağınla da topa vurmayı öğren. Gerçi senin bir suçun yok. Top ters ayağına geldi diye dönüp dolaşıp geri pas veren orta saha oyuncularının olduğu bir ülkede yaşıyoruz.(bilin bakalım kim?!)

2 yorum:

  1. deivid'İn yarı çapı nedir?? insan sakatken yediklerine dikkat etmez mi? eşi börek mi açıyor, sabah aksam bira mı içiyor, rakı balık mı yapıyor...

    YanıtlaSil
  2. uzun süren sakatlıklarda olur öyle şeyler. geçen sene de Semih'in kilo sorunu vardı. gerçi Semih'in koşamaması kilolardan değilmiş, hala yaşlı amcalar gibi koşuyor ya. Deivid'in zaten kemikleri iriydi, bir de sakatlıktan yiyip içip oturunca iyice tombullaştı :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...