11 Haziran 2010 Cuma

Dünya Kupaları No: 15 - ABD 1994

Kesinlikle kupa tarihinin en güzel turnuvasıydı. Gerek güzel futbol oynayan takımların çokluğu, gerek ilginç olayları barındırmış olması her zaman daha farklı kılacaktır bu turnuvayı. Ayrıca galibiyete 3 puanın verildiği ilk turnuvadır.

A grubunda gelene 3 gidene 5 atarak kupaya favori bir şekilde gelen Kolombiya, evsahibi ABD, Avrupa'dan da İsviçre ve Romanya vardı. Kağıt üzerinde tüm takımların şansı vardı ve işin ilginci, favori haricindeki 3 takım da çıktı gruptan. Kolombiya'nın ise başı bahis mafyası ile dertteydi. Bir futbolcularını oynadığı takdirde ailesini öldürmeyle tehdit ederlerken elenip evlerine döndükten sonra Andres Escobar kendi kalesine attığı golden dolayı öldürülecekti. (Kimileri bunun sıradan bir kavga sonucu olduğunu söylese de pek inandırıcı değil.) Kendisi ile ilgili en çok hatırladığım şey ise, yıllar sonra TRT 3'ten malum maçı izlerken malum golden sonra bizim spikerin Escobar ile "milli takım kariyerindeki ilk golünü kendi kalesine attı" diyerek dalga geçmesidir. Acaba ölüm haberini alınca ne düşündü bizim spiker? Romanya tarihinin en iyi kadrolarından biriyle katılırken özellikle Raducioiu ömrü boyunca parlayamayacağı kadar parladı bu turnuvada. Hatta kişisel sitesindeki fotoğraflarının çoğu da bu kupadan kalmadır. :)

Eski gücünden uzak olan Rusya ve Kamerun'un olduğu B grubunda Brezilya 4 yıl öncesinden ders almışçasına işini sağlama alarak ilk 2 maçını kazanıp 2. turu garantilerken; Dahlin, Andersson ve özellikle Brolin'li İsveç bu kupada destan yazacağını daha grup maçlarında belli etmişti. Özellikle, Brezilya maçında Brolin'in müthiş asisti ve Andersson'un harika vuruşuyla gelen gol unutulmazlar arasındadır. Unutmadan, Rusya - Kamerun maçında Salenko 5 gol atarak, Milla (42) da en yaşlı golcü olarak rekor kırdılar.

4 yıl önceki efsane kadroyu koruyarak gelen Almanlar, haliyle 4 yıl daha yaşlanmıştı ve eskisi kadar düzenli işleyemiyordu. Öyle ki, normal şartlarda kendisiyle aşık atamayacak Bolivya ve G. Kore'yi ancak rakibin kişisel hatalarıyla yenebildi. Bu grupta en çok üzerinde durulması gereken takım ise kupa tarihinde ilk kez 2 beraberlik alarak son maça kadar gruptan çıkma şansı olan G. Kore idi. İspanya'yı 2-0'dan yakalamış, Bolivya ile 0-0 berabere kalmışlardı. Lakin Almanya maçında daha başlarda kalecilerinin saçma sapan hataları ile 3-0 geriye düşmüşlerdi, buna rağmen 2. yarı 52 ve 63. dakikalarda 2 efsane futbolcusu Hwang Sun-Hong ve Hong Myung-Bo'nun güzel golleriyle cevap vermişlerdi. Fakat gerisini getiremeyince bu kadar yaklaşmışken 3. olup elendiler.

En tuhaf gruplardan biri olan D grubunda Fransa'yı eleyerek gelen ve kupanın sonunda 4. olacak olan Bulgarlar, yüksek beklentiler içindeki Nijerya'dan 3 yiyerek başlıyorlardı. İşin ilginci, son maçlarında da İsveç'ten 4 yiyeceklerdi. Yani son derece inişli çıkışlı bir grafik sergiledi Bulgarlar. Maradona'nın ilk 2 maç gol ve asistleriyle sırtladığı Arjantin ise Maradona'da efedrine rastlanmasından sonra Batistuta'nın çabalarına rağmen resmen toz şeker gibi dağılacaktı. Nijeryalılar gümbür gümbür top oynarken Yunanlılar ise tek gol atamadan sıfır çekerek döndüler evlerine.

Tüm takımların 4 puan ve sıfır averajla tamamladığı E grubunda İtalyanlar, Meksika ve İrlanda'dan çok ta üstün performans göstermeden hep birlikte çıktılar gruptan.

F grubunda ise ilk bakışta Hollanda ile Belçika'nın ilk 2'yi alıp, Araplarla Faslılar'ın ise eleneceğini düşünenler bir ölçüde yanıldı. Zira, Araplar öyle bir futbol oynadılar ki yıllardır kupalarda madara olsalar da üzerlerine yapışan "Doğunun Brezilyası" ünvanını aldılar. Said Al-Owairan'ın Belçika'ya attığı golü görenler, bu ünvana hak vereceklerdir. Zaten grubu da 6 puanla 2. tamamladılar. Hollanda ise Bergkamp'lı, Overmars'lı yeni nesiliyle iddialı bir çıkış yapmıştı.

Grup maçlarından sonra oluşan sıralama şu şekildeydi:

A GRUBU: Romanya, İsviçre, ABD, Kolombiya
B GRUBU: Brezilya, İsveç, Rusya, Kamerun
C GRUBU: Almanya, İspanya, G. Kore, Bolivya
D GRUBU: Nijerya, Bulgaristan, Arjantin, Yunanistan
E GRUBU: Meksika, İrlanda, İtalya, Norveç
F GRUBU: Hollanda, Suudi Arabistan, Belçika, Fas

İkinci turda Völler'in katkılarıyla Almanlar, Belçika'yı güç bela geçerken, İspanyollar İsviçre'yi eziyordu. İsveç Araplara, Romenler ise muhteşem bir maç sonunda Maradona'sız bir hiç olan Arjantin'e hadlerini bildirircesine mağlubiyet tattırıyordu. Hollanda İrlanda'yı ilk yarıda attığı gollerle geçerken, Brezilya belki de en zorlandığı maçlardan birinde tek golle yendi evsahibini. Baggio 88'de takımını kurtarırken, öldürücü darbeyi ise uzatmalarda vurdu Nijerya'ya. Kalenin yıkıldığı maçta Bulgarlar Meksika'yı penaltılarla geçmişti.

2. Tur:

Almanya: 3
Belçika: 2

İspanya: 3
İsviçre: 0

S. Arabistan: 1
İsveç: 3

Romanya: 3
Arjantin: 2

Hollanda: 2
İrlanda: 0

Brezilya: 1
ABD: 0

Nijerya: 1
İtalya: 2 (uzatmalarda)

Meksika: 1
Bulgaristan: 1 (penaltılarda Bulgaristan 3-1 kazandı)

Çeyrek finalde Baggio'lar İtalya'yı sırtlarken Luis Enrique'nin suratını dağıtan İtalyanlar'ın yaptıkları yanlarına kâr kalmıştı. Hollanda ise, Brezilya'yı 2-0'dan yakalasa bile Branco'nun füzesiyle elendiler. Bulgarlar, son şampiyonu eleyerek yarı finale çıkarken maçın 1-0 olduğu sıralarda Almanlar'ın bariz bir golünün de verilmediğini hatırlamak gerekir. Turnuvanın en güzel maçlarından biri olan İsveç - Romanya maçında penaltılarla İsveç tur atladı.

Çeyrek Final:

İtalya: 2
İspanya: 1

Hollanda: 2
Brezilya: 3

Bulgaristan: 2
Almanya: 1

İsveç: 2 (penaltılarda İsveç 5-4 kazandı)
Romanya: 2

Yarı Final:

İtalya: 2
Bulgaristan: 1

Brezilya: 1
İsveç: 0

3. lük Maçı:

İsveç: 4
Bulgaristan: 0

Final:

Brezilya: 0 (penaltılarda Brezilya 3-2 kazandı)
İtalya: 0

Salenko ve Stoichkov'un 6'şar golle gol kralı oldukları turnuvada; Andersson'lu İsveç, Hagi'li Romanya, Caminero'lu İspanya, Amokachi'li Nijerya, Stoichkov'lu Bulgaristan, Bergkamp'lı Hollanda açıkçası İtalya'ya göre daha fazla haketmişlerdi finali. Bu kadar çok iyi top oynayan takımın bir arada olduğu başka bir turnuva var mıdır, bilmiyorum. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, bu turnuvada özellikle adidas ürünü olan formalar son derece güzeldi. Nike ve Adidas'ın o günkü formalara bakıp biraz tasarım öğrenmeleri gerekiyor bence. Turnuvanın en sıkıcı maçlarından biri olan final maçının yerine, akılda kalan anlarının bulunduğu video için buyrunuz efendim:


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...